Tülün arkasından onu kimsenin göremeyeceğine inanarak dışarıyı izliyordu. Karşı binada halı çırpan bir kadın, onun üst katında aşağıya sepet sarkıtmış bir başkası vardı. Gözlerini sokağa çevirdiğinde her zamanki velveleleriyle kızlı oğlanlı çocuklar oyunlar oynuyorlardı. Özellikle kitap okuduğu zamanlarda bu sesler gerçekken dayanılmaz oluyordu. Kaç kez pencereyi açıp ana avrat sunturlu küfürler etmek istemiş fakat icraata dökememişti, bunun yerine kitabını yana bırakıp açtığı televizyondan yeni yayına girmiş bir diziyi izlemeyi tercih etmişti.
Karşı balkonda daha önce görmediği genç kadını görünce çocukları, küfrü hemen unutuverdi. Kadın çok kısa bir süre kendini göstermiş hemen içeri girmişti. Derken garip bir şey oldu. Aynı evin pencerelerinin perdeleri aralandı. Az önce telaşla kaçan kadının yüzü belirdi. Kadın gülümsüyor ve doğruca ona bakıyordu. İçinde, birdenbire keskin bir heyecan duydu. Kalbi hızla çarptı. Gerçekten bu kadının kendisine bakıp bakmadığını anlamak için başını sağa sola doğru kaydırdı. Kadın da onu taklit edercesine sallandı.
Bunun mümkün olmadığını biliyordu. Gündüz vakti ışıksız bir evde dışarıdan içerisinin görünmeyeceği aşikârdı. Nasıl böyle bir şey olabileceğine ilişkin geçerli bir yanıt bulamadı. Belki de hayaldi bu. İçtiği ilaçların etkisinden kaynaklanıyordu.
Ama her şeye rağmen o kadının gülümseyen güzel yüzü hiç aklından gitmedi. Her gün aynı yere konumlanıp gözlemlediyse de o evden yaşlı bir nineden başkası kendini göstermedi. İlacı artırdı. Uykusuz kaldı amma velakin kadın çekip gitmişti.
Erkan K.