Tam iyileşeceğimi düşünürken sabah kalktığımda her yerim önceki güne göre daha çok ağrıyordu, üstelik durmadan öksürüyorum. Kimse farkında değil, ciğeri dışarı çıkarcasına öksürüyorum yine de duyan yok. Bir çocuk, hastalığı kendi başına geçiremez ki, şu anda çocuklarının olduğunun bile farkında değiller. Her zaman benden fazla uyuyorlar. Çocukluktan istifa etmek mümkün olsaydı keşke, o anda hemen büyür kendi evimi kurardım, kimse mecbur olmamalı. Büyüklük bende kalsın. Durumumu onlara söyleyeyim de şu yatağa mahkûmiyetim fazla sürmesin.
Hep aynı şey, nane limon, öksürük şurubu, terlemem için üst üste yorganlar. Tüm bunlar mikropları da hastalıktan kurtarmıyor mu? Kimsenin bunu düşündüğü yok. Nane limonla gürbüzleşiyorlardır bence. Annem ben ne dersem gülüyor, oysa ciddiyet istiyorum. Bazen bu büyüklerin benim kadar akıllı olmadıklarını bile düşünüyor, üzülüyorum.
Ahmet de geldi. Bu durumda onu hiç çekemeyeceğim. Annem onu yanıma çok yanaştırmıyor ona da bulaşabilirmiş. Ne iyi olurdu. Karşılıklı hiçbir şey yapmadan yatardık. Böyle şeyler düşündüğüm için kötü müyüm ben. Neyse ki dışarı çıkmaktan kurtuldum. Hasta olmanın en güzel tarafı her şeyden kaçmak için fırsat yaratması. İnatçı Ahmet bile ısrar edemiyor. En sonunda iyileştiğimde bir bahanem de kalmayacak, işte o zaman ne yapıp eder beni sokağa çıkarır o.
“İyileş de kertenkele yakalamaya gidelim. Bu halde olmaz. Sen öksürünce hayvanlar kaçar.”
Bu da nerden çıktı. Dışarı çıkmanın kendisi bir sıkıntıyken bir de bunun yanına avcılık mı eklendi. Annem de merak ediyor, kertenkele yakalamanın nedenini soruyor.
Ahmet bilgiç bilgiç “Ayten Teyze biz aşağı mahalledekilerle yarış ediyoruz, en çok kim yakalayacak diye. Hep onlar kazanıyor.”
Anlattığı kadarıyla yakaladıkları kertenkeleleri sonra serbest bırakıyorlarmış. Buna pek inanmadım. Bunlar kesin İbrahim peygamberin intikamını almak için o hayvanlara eziyet de ediyorlardır. Çevremde çok fazla çocukluk var. Bu işin saçmalığını anlatmaya kalksam bana inanmazlar. Annem bile inanmazken çocuklardan bunu beklemek hata olur. Acaba hasta hasta dışarı çıkıp herkese bulaştırsam da öyle yalnız başıma kalabilsem sokakta. Zor bir durum bu. O kadar mikrobum yok ki. Yine yokluk başımın belası oldu.
Selim Ahmet’in eve gidişinin peşinden geçen yıl yine böyle mecburen eve kapanmak zorunda kaldığı zamanları hatırlıyor… Annesini… onun anlattıklarını…
Erkan K.