Selim’in Bir Günü-1

by Erkan K.

Ne kadar da kolay hastalanıyorum… Annem iyi beslenmediğimi söylese de aynı fikirde değilim. Evet peynir yemem, yoğurt sevmem, et de sevmem… ama geri kalan ne varsa yerim… bi de domates ağzıma koymam… Nedenini bilmesem de eve böyle sık sık kapanmak zorunda kalıyorum.

İyi ki kitap okumayı çok seviyorum… ama bazen okuduğum şeylere inanasım gelmiyor. Dünya dönüyormuş… öğretmenim de söylemişti, kitapta da aynısı yazıyor ama o zaman bu dünyanın içindeki her şey de dönmek zorunda değil mi? Pencereden dışarıya bakıyorum, odamın içine bakıyorum her şeye tek tek… ıhh dönseydi ben anlardım… Nefesimi bile tutarak bakıyorum ki hareketi kaçırmayayım… Ne yazık ki göremiyorum. Öğretmenim ve kitaplar yalan söylemez onu da biliyorum… belki büyüyünce görebileceğim her şeyi.

Kediler kuyruklarına bir şey bağladığınız da dönebiliyor ama onun dünyayla bir ilgisi yoktur. Bir de ben en çok kutup ayılarını seviyorum. Onlar da yavrularının peşinde nasıl da dört dönüyorlar. Televizyonda bir reklamında da oynamışlardı. Çok akıllılar, akıllı ve tüylü. Hem de beyaz tüy. Karda yuvarlanmışlar da üstleri başları kar olmuş gibi. Çok ciciler. Anneme sordum bir tane alabilir miyiz diye, olmaz, ev çok sıcak burada rahat etmezler dedi. Ben de fikrimden döndüm. Dünya dönerken fikirden dönmesi de çok kolay oluyor.

 

Arkadaşım Ahmet inatla ağaçların konuştuğunu söylemişti. O konuşan kitaptır dedim, ne de olsa ağaçtan yapılıyor. İnat etti. Kütük gibi olduğu yerde kalakaldı, konuşmadı benle. En son “acıktım” deyince kabul ettim ağaçların da konuştuğunu. Ama başka bir dilde olduğunu söyledim. Meğer o da aynı şeyi söylüyormuş. Her biri ayrı dilde konuşuyormuş. Service, kavakça, çınarca… varmış. Ahmet şimdilik çınarların dilini öğrendiğini, en zorunun cevizce öğrenmek olduğunu söyledi. Ceviz ağacı meyve verdiğinde her bir ceviz kendi aklınca başka bir lisan oluşturuyormuş. “Akıllılar, hem de çok” dedi Ahmet.

Tüm bu olan bitenden çok çok sıkıldığım zamanlar oluyor. Annem kızıyor bana, sıkıntıdan bahsetme yoksa sıkılırsın diyor. Keşke her bahsettim şey gerçek olsaydı… çikolata diyorum, yavru kutup ayısı diyorum olmuyor. Sadece sıkıntı değil annem başka şeyler söyleyince de endişeli gözlerle bakıyor bana. Dedem bir gün önce varken niye sonra gitti diyorum… susuyor, gözleri yaşarıyor. Bana onun ölmüş olduğunu söylemiyorlar. Oysa okudum ben kitaplardan… söyleseler sanırım anlarım onları. Annemi rahatsız etmemek için bahsetmemem gerekiyor böyle şeylerden. Belki büyüyünce kimse bana sus demeden istediğim şeyi anlatır, sorarım.

 

Annemin de karnı kocaman oldu. Sık sık ben hiçbir şey söylemesem de gözleri yaşarıyor. Karnındaki yüzünden olsa gerek. Bitmesini bekliyorum. En sonunda kapı açılıp içinden çocuk çıkacakmış. Açılan o kapıdan içeri ben de girebilir miyim, dedim güldü, olmazmış. Ne çok olmayan şey var benim hayatımda. O yok, bu olmaz, şu belki sonra.

Gelecekte ne olacağını bilmiyorum. Babamın kocaman kütüphanesindeki kalın kalın kitaplardan öğreneceğim hepsini. Şimdilik kitapların sırtlarını okuyorum. Nietzsche yazıyor birinde, adını okuması bile bu kadar zorken anlatılanları anlaması çok daha zordur. O yüzden babamı hiç okurken görmedim. Anlamamaktan çok korkuyorum.

İçimde sanki okul çantam gibi ağır bir şeyler var. Canım çok sıkıldığında midemde hissediyorum bunu. Öylece oraya yerleşiyor ve dışarı çıkmıyor gibi. Hareket etmek istemiyorum böyle zamanlarda. Bu, biz çocukların oyun parklarına, bahçelere girememesi için önünde kocaman setler oluşturan bir duvar gibi. Duvara tekme atıyorum, yumruk atıyorum işe aramıyor. Çocuklar böyle şeyler hissetmeli mi… Belki şimdi babam yanıma gelip elimden tutsa ve beni gezmeye götürse hafiflerdim. Babamı pek sık göremiyorum, çok çalışıyor o ve bu yüzden elleri bana hep uzak kalıyor.

Oysa Ahmet’in eli hiç boş kalmıyor. Babasının eli çok kocaman. Ahmet çok da sıcak elleri olduğunu söylemişti. Üşüdüğü zamanlar babasının avuçlarında yatıyormuş. Dünya ona güzel. Ben ancak babam benden su istediğinde dokunabiliyorum. Kafası hep başka yerde. Genelde de televizyonda oluyor. Hiç çizgi film izlemiyor. Benimle konuştuğunu da hiç görmedim. Belki arkamdan konuşmuştur ama görmediğim için bilmiyorum.

 

Erkan K.

Şunları da beğenebilirsin

-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00