Yanık

by Erkan K.

Bir ev daha kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen bir şekilde yandı. Alevler gecenin içinden görenlerin korkularını alazlandırarak yükseliyordu. Ahşap yapının ateş sarmış gövdesi acı acı bağırıyor gibiydi.

İlk anda panikten dona kalan insanlar kendilerine geldikten  sonra ellerine geçirdikleri su kaplarıyla yangını söndürmeye çabalıyorlardır.

Ahmet elindeki kumandayla ekranın karşısında put gibi duruyordu. Ne bir kapı ne de telefon çalıyordu.

Pazar günü alışkanlığı olarak belki yine gecelere kadar televizyonun başında gününü bitirecekti.

Sıkıntılı bir yüz hali yoktu, hep uykulu bakan gözleri ve yorgun görünen cüsseli vücudu telaşsızdı.

Ateş hiçbir şey dinlemeden tüm öfkesiyle evi yemeye devam ediyordu. İki katlı bu yapı artık kendi hayatından umudu kesmiş gibiydi, sesi çıkmıyor direnmeden bedenini küle çeviriyordu. Duvarların dili olsa o an kim bilir ne söylerdi. Onu izleyen bazı gözlerden “bu yanışta bir tatlılık, bir huzur var” düşüncesini okumak mümkündü. Kesinleşen mutlak bir ölüme gülümsemenin dışında ne yapılabilirdi ki.

Bir ara uykuya daldı. Uyandı.

Hiçbir şey kâr etmedi. Sabah olunca evin yerinde bir kül tortusu ve bir tütsü gibi dalga dalga havalanan duman kalmıştı.

 

Erkan K.

Şunları da beğenebilirsin

-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00